top of page

kekova aynı zamanda tekneler için iyi bir barınaktır. Üç tarafı yeÅŸil teknelerle çevrili Üçağız Koyu doÄŸal bir liman görünümündedir. Koyun kuzey kıyısında yer alan Üçağız Köyü'nün içinde görülen kalıntılar Theimioussa antik kentine aittir. Åžehrin tarihi hakkında pek bilgi yoktur, ancak bir kitabeden tarihinin M.Ö. IV. yüzyıla kadar indiÄŸi anlaşılmaktadır. Burada daha çok mezar kalıntıları görülürse de köyünü kıyısında söveleri hâlâ yerinde bir kapı ile alçak bir kayalık üzerinde kule kalıntısı da görülebilir.

 

Ä°skelenin hemen arkasında bulunan bir mezar M.Ö. IV. yüzyıla ait olup ev tipinde ve üzerinde çıplak, genç bir erkek tasviri vardır. Kitabesinde Kluwanimi'ye ait olduÄŸu yazılıdır.

 

DoÄŸuda denizin hemen yukarısında birbiri üzerine binmiÅŸ hissini veren birçok lahit görülür. Bu mezarların çoÄŸu Hellenistik ve Roma dönemine aittir. Mezarların üzerindeki yazıtlar da Kyaenai ve Myra vatandaşı diye yazılıdır.

 

Kaleköy'deki Simena, Apollonia, Ä°sinda ve Aperlai ile birlik oluÅŸturduÄŸu gibi herhalde Theimioussa'da, Myra ve Kyaenai ile bir birlik oluÅŸturmuÅŸ olup o ÅŸehirlerden birisi ile Lykia BirliÄŸinde temsil edilmekteydi. Åžehrin doÄŸu ucunda kayaların kesilmesiyle 28 m uzunlukta 8 m geniÅŸlikte bir iskele bulunmaktadır. Kayaların kesilme izleri bugün de görülebilir. Buradan Kaleköy'de bulunan Simena'ya geçilir.

 

KYAENAI, Antalya ili KaÅŸ ilçesi yakınlarında bulunan bir antik kenttir. KaÅŸ'a 23 km uzaklıktaki Yavı Köyü'nün üzerinde bulunan sarp kayalıklarda bulunur.

 

Kyaenai adı koyu mavi anlamına gelmekte, ayrıca "Çınlayan Kayalar" adıyla da anılmaktadır. Bunun nedeni rüzgarın buradaki kayalara çarparak çınlamasıdır.

 

Åžehrin ne zaman kurulduÄŸu bilinmemektedir, ancak; ele geçen kitabeler ÅŸehrin tarihinin M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koymuÅŸtur. O tarihten itibaren de Kyaenai devamlı iskan edilen bir Lykia ÅŸehri olmuÅŸtur. Kyaenaili zengin lason 16 Lykia ÅŸehrine yardım ettiÄŸi gibi kendi ÅŸehrine de yardım etmiÅŸ, imarına çalışmıştır. Bu nedenle de ona Lykia'nın en büyük hakimi anlamına gelen "Lykiakn" unvanı verilmiÅŸtir. Roma Devrinde büyük geliÅŸme gösteren ÅŸehir Bizans döneminde de psikoposluk merkezi olarak varlığını sürdürmüÅŸ, X. yüzyılda terk edilmiÅŸtir.

 

Kyaenai 240 metre kadar yükseklikteki sarp kayalıkların üzerine kurulmuÅŸtur. Åžehrin etrafını 450 metre uzunlukta bir sur çevirir. Surun Bizans döneminde de kullanıldığı sonradan konan taÅŸlardan anlaşılmaktadır. Surun batı ve kuzey kısımlarında bugün üç kapı görülmektedir. Batı duvarının güney ucunda da dördüncü bir kapı olmalıdır.

 

Tepenin güney eteÄŸinde ise tabii meyile oturtulmuÅŸ ve günümüze kadar saÄŸlam gelebilmiÅŸ bir tiyatro bulunmaktadır.

 

Tiyatro ile akropol arasında nekropol sahası yer alır. AÄŸaçlar arasında Roma Devri'ne ait irili ufaklı birçok lahit bulunmaktadır. Kyaenai, Lykia Bölgesi'nde en çok lahit görülen ÅŸehir niteliÄŸinde olduÄŸundan buraya lahitler kenti de denir. Batı taraftakiler sade, doÄŸu yamaçtakiler daha deÄŸiÅŸik ve bazıları kabartmalıdır. Bu kabartmalı lahitler M.Ö. 350'ye tarihlenir. DiÄŸer lahitlerin hepsi Roma dönemine aittir.

 

MYRA, günümüz Türkiye'sinde Antalya Ä°li'nin Kale (Demre) ilçesinin yer aldığı bölgede bulunan antik bir Likya kentidir. AlacadaÄŸ, AkdaÄŸ (Massikytos) sırası ve Ege Denizi arasında Demre Çayı (Myros) tarafından taşınan toprakla oluÅŸmuÅŸ verimli alüvyon ovasına kurulmuÅŸtur.

 

Bazı araÅŸtırmacılar Myra'nın Arzawa'nın Mira'sı ile aynı yerleÅŸim yeri olduÄŸunu düÅŸünse de kanıtlanmış böyle bir baÄŸlantı yoktur. Myra, Likya ittifakının (M.Ö. 168 – 43) bir üyesi olmadan önce Myra ile ilgili ele geçirilmiÅŸ yazılı bir kaynak yoktur; Strabo'ya (14:665) göre ittifakın en büyük kentlerinden biriydi.

 

Yunan halk kentin koruyucu tanrıçası olan Artemis Eleutheria'ya tapmışlardır. Zeus, Athena ve Tike'ye de tapılmıştır.

 

Likya ve Roma dönemlerine ait olan kentin harabelerinin çoÄŸu alüvyon tortuların altındadır. Antik tiyatronun üstündeki daÄŸda bulunan akropol büyük ölçüde tahrip olmuÅŸtur. Tiyatronun yakınında hamam ve bazilika olabilecek geç dönem kalıntıları görülmektedir. Açıkhava tiyatrosu 141 yılında bir depremde yıkılmış fakat daha sonra tekrar yapılmıştır.

 

Myra’da iki Likya nekropolü vardır, bunlar tiyatronun üzerindeki kayalıkta ve onun doÄŸusunda nehir nekropolü olarak adlandırılan bölgede toplanmıştır. Kaya mezarlarının çoÄŸu uzaktan büyük bir ev gibi görünürler, bazıları da tapınak ÅŸeklindedir. Nehir nekropolünün en dikkat çeken mezarı gezgin Charles Fellows'ın 1840 yılında kaya mezarlarını gördüÄŸü zaman hala kırmızı, sarı, mavi ve mor renkleri seçebildiÄŸini söylediÄŸi “Resimli Mezar”dır, günümüzde bu renkler görülemez sadece kırmızı ve mavi renklerden izler vardır. Bu mezarda diÄŸer bir dikkat çeken ÅŸey gerçek ölçülerde kabartma ÅŸeklinde yapılmış on bir insan figürüdür.

 

Myralılar limanları Andriake'yi korsanların baskınlarına karşı korumak için nehrin aÄŸzına zincir germiÅŸlerdi. Bu zincir M.Ö. 42'de Marcus Junius Brutus tarafından para toplamak amacıyla Myra'ya gönderilen komutan Lentulus Spinther tarafından ÅŸehre girilirken kırılmıştır.

 

Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Myra Likya'nın metropolüydü. Aziz Pavlus M.S. 60'da Roma'ya giderken limanında gemi deÄŸiÅŸtirir. Günümüzde Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholaos 4. yüzyılda Myra'nın piskoposluÄŸunu yapıyordu. 408 ile 450 yılları arasında imparatorluÄŸun başında olan II. Teodosius zamanında Aziz Nicholaos'ın Myra'da baÅŸpiskoposluk yaptığı ve Myra'nın Likya'nın baÅŸkenti olduÄŸu bilinmektedir.

 

809 yılındaki kuÅŸatmanın ardından Myra Abbasi halifesi Harun ReÅŸid'in emri altındaki birlikler tarafından ele geçirildi. Bu olayı takip eden yıllarda kent gerileme dönemine girdi. 1034 yılında Araplar tarafından denizden yapılan saldırılar sonucu Noel Baba Kilisesi zarar görmüÅŸtür. I. Aleksios Komnenos döneminin (1081 – 1118) baÅŸlarında, Myra bu kez Selçuklular tarafından ele geçirildi. KargaÅŸadan faydalanan Bari'li denizciler kilisedeki rahiplerin itirazlarına raÄŸmen Aziz Nicholaos'nın kemiklerini 20 Nisan 1087 tarihinde alıp 9 Mayıs 1087 tarihinde Bari'ye getirdiler.

 

Myra'da Aziz Nikolaos Kilisesi ilk olarak 6. yüzyılda Aziz Nikolaos'ın ölümü üzerine yapılmıştır. Günümüzdeki kilise temel olarak 8. yüzyıldan itibaren inÅŸa edilmiÅŸtir; 11. yüzyılın ikinci yarısında bir manastır ilave edilmiÅŸtir. 1863 yılında Rus Çarı II. Aleksandr binayı ve çevresindeki bölgeyi Osmanlı Devleti'nden satın aldı ve restorasyon çalışmalarına baÅŸladı fakat daha sonra Osmanlı Devleti bölgeyi ve kiliseyi geri alıp Ruslara sadece restorasyon yapma izni vermiÅŸtir. Restorasyon çalışmaları kilisenin aslını bozacak kadar kötü yapılmıştır ve 1876'da bugün de görülebilen çan kulesi ilave edilmiÅŸtir. 1963 yılında kilisenin doÄŸu ve batı kısımları toprak altından çıkartıldı. 1968 yılında Aziz Nikolaos'ın 1087 yılında tahrip edilen lahiti ortaya çıkarıldı.

bottom of page